İdare hukuku, temeli anayasada belirlenen, idarenin faaliyet ve örgütlenmesine ilişkin kurallar öngören, kamuya tanınan üstünlük ve ayrıcalıklar ile bireye tanınan hak ve hürriyetlerin dengelenmesini sağlayan hukuk dalıdır.
İdarenin var oluş amacı kamu yararının gerçekleştirilmesidir. İdare hukuku da, kamu yararını oluşturmaya, bozulan yarar dengesini yeniden kurmaya yardımcı olarak idarenin faaliyet ve örgütlenmesini kurallara tabi kılar ve böylece bireyin hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınmasını sağlar.
İdare hukuku, 19. yüzyılda ortaya çıkması bakımından kaynağını Roma'dan alan birçok hukuk dalına nazaran daha genç bir hukuk dalıdır. Gelişimini, değişen devlet modeli anlayışına bağlı olarak hızla sürdürmekte olan idare hukukunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenir.
 
Karşılıksız olan ve gerektiğinde zor kullanılarak alınan; harç, resim, fon, prim, aidat vb.. adlar altında ki tüm kamu gelirleri nitelik itibari ile vergi hukuku kapsamına girer.
Vergi Hukukunun Kaynakları:
1- Bağlayıcı (Asli) Kaynaklar
-Anayasa,
-Uluslararası Vergi Anlaşmaları (çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları),
-Yasa,
-Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK),
-Bakanlar Kurulu Kararnameleri,
-İçtihadi Birleştirme Kararları,
-Tüzük,
-Yönetmelik,
-Yürütmenin Düzenleyici İşlemleri.
2- Yardımcı (Tali) kaynaklar
-Tebliğ,
-Sirküler
-Mukteza,
-Yargı Kararları,
-Doktrin,
Verginin alacaklısı devlettir ancak, toplama yetkisini yerel yönetimler (belediyeler, il özel idareleri) ve diğer kamu tüzel kişilerine devredebilmektedir.Emekli sandığı,Sosyal Sigortalar Kurumu(SSK),bağkur gibi..
Vergi Ödevi Anayasa madde 73'de düzenlenmiştir. Madde hükmü şöyledir; "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür." Bu hükümde herkes denilerek vergiyi genelleştirilmektedir. Yani vergi geneldir, herkes vergi ödemekle yükümlüdür. Verginin genelliği bağımsız bir ilke olmayıp, verginin yasallığı ilkesi içinde yer almaktadır. Yine bu hükümde mali güç kavramı geçmektedir. Mali güç vergi hukukçuları tarafından gelir, servet ve harcama olarak kabul edilmektedir.
Ödeme gücü olan herkes, mali gücünün gelirine göre vergi öder buna göre bu kişilerin vergi dışı bırakılması Anayasa'ya aykırıdır.
Vergi Usul Kanunu’nun 3üncü maddesinin "İspat" başlıklı B fıkrasında yer alan, "Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır" hükmü gerçekte bir ispat kuralından çok vergi hukukunda ekonomik yaklaşıma ilişkin kural öngörmektedir. Bundan kasıt vergi hukukunda yorum yöntemlerine yer verildiğidir.